Yaşamın her anından yazmaya, yazdığım her şeyde biraz senden, biraz benden biraz da ondan bahsetmeye özen gösteriyorum. İnsanların dışarıdan bakıldığında birbirinden ayrı yaşamları olsa da benzer çok fazla özellikleri vardır. İşte bunlardan bir tanesi de kadınların gözyaşları buna sebep olan nedenler yaşanmışlıklardır. Ben sizlere sırf şımarıklıkları istedikleri olmadıkları için ağlayan kadınlardan değil, gerçek anlamda hayata tutunmaya çalışan ve bir nevi insanlar tarafından ağlatılan kadınlardan bahsedeceğim.
Yazılarımı hikâyeleştirmeyi seviyorum, bir konu anlatırken.
Bir kişi profili oluşturalım ve adını “Nebahat” koyduğum hikâyemin kahramanı ile
konumuzu ele alalım.
Nebahat, İstanbul’un en nezih semtlerinden birinde dünyaya gelmiştir.4 kişilik bir ailenin küçük kızıdır. İlkokulu zar zor bitirmiş, ailesinin geçim dertleri yüzünden tahsiline devam edememiştir.90'ların kızıdır Nebahat çocukluğunda okula gitmediğinden mahallenin çocukları ile kapı önlerinde büyümüş genç kızlığına da orada adım atmıştır. Güzel, sarışın, okuyamasa da akıllı ve üretkendir. Ancak ailesinin zor yaşam şartları genç kızlık döneminde onun iş aramasına neden olmuştur. O kadar güzeldir ki Nebahat iş bulmaya çalıştığı her yerden bir takım tacizlerle karşılaşmıştır. O dönem babası annesini bir başka kadınla aldatmış evden kaçıp gitmiştir. Abisi babasının peşine takılmıştır. Hayatında ki iki erkek annesi ve onu tek başlarına bir kuru ekmekle bıraktığı gün, Nebahat annesinin çaresizliğine dayanamamış ve bulduğu ilk işe girmeye karar vermiştir. İlk önce bir cafe de çalışmaya başlar. O kadar narin bir kızdır ki sokakta kapı önlerinde büyüse de annesi onu hep bir İstanbul hanımefendisi gibi kibar yetiştirdiğinden, patronların ve şeflerinin ona yüksek sesle emir vermeleri içini burup geçmektedir. Her iş sonrası eve geldiğinde odasına çekilip için için ağlarmış.
Günlerden bir gün eline geçen maaş ile kirasına yetişemediği için evlerinden atılırlar.Annesi ve Nebahat. Akrabalarından uzaktırlar, kalacak yardım edecek kimseleri yoktur. Annesi bir yere yatılı bakıcı olarak girer ancak kızını yanına alamaz. Artık Nebahat tek başına kalmıştır. Babasının, abisinin ve annesinin sadece kendilerini düşünerek onu yalnız bırakmaları, onun kimsesiz dışarılarda kalmasına neden olmuştur. Cafe de bir süre daha çalışıp, para biriktirerek küçükte olsa bir oda tutmaya karar verir. Ancak eline geçen miktarı bir türlü biriktiremez. Hiç kimseye içinde bulunduğu durumu anlatamaz utanır. Birde dışarılarda sabahlarken kendine bir şey olmaması için kuytu köşe neresi varsa saklanır uyuyamaz çoğu zaman.
Sabahları çok erken girer cafe ye, kendi temizliğini yapıp hiçbir şey yokmuşçasına davransa da Nebahat yavaş yavaş hastalanmaya başlar. Birkaç gün sonra cafe yi kapatacaklarında patronuna durumunu anlatmak zorunda kalır. Orada kalıp kalamayacağını sorar. Tek başına olması çaresiz kalması maalesef bu patronunu etkilememiştir. Ona dışarılarda kaldığı için pekte iyi gözle bakmamış ön yargılarından dolayı Nebahat ile çalışamayacaklarını ve onun işten ayrılmasını söylemiştir. O an hasta bedeninle kalacak yer bulma umudunda olan Nebahat’ın bu davranışa verecek cevabı bile olamaz. Boynu bükük hıçkırıklarla atar kendini dışarılara. O gün, gün boyu çaresizliğine, kaderine ağlar.
Ertesi gün zar zor okuyabildiği bir ilân görür. Bir yerde
yatılı bir iştir, ancak tam olarak okuma yazması olmadığından ne iş olduğunu anlayamaz.
üzerinde ki telefon numarasını bir bakkala girerek arar ve adresi öğrenir.
Nebahat’ın iş görüşmesine gittiği yer, Emirgan sırtların da evinde yalnız
yaşayan bir adamın evidir. Kapıyı çalıp içeri girdiğinde, çok şık giyimli orta
yaşlarda yaşamını ailesinin miras kaldığı evde geçiren, yurt dışı işlere
sürekli gittiğinden evin düzeni ile ilgilenemeyen ve eve geldiğinde yemek yemek
istediği için evine yatılı olarak kalabilecek bir çalışan isteyen Orhan adında
bir beydir. Nebahat ilk önce çekinmiştir. Sonuçta, bekâr tek başına bir erkeğin
evinde yatılı nasıl kalacağını düşünür. ancak bir o kadar da çaresiz olduğundan,
oturup Orhan’ın işle ilgili isteklerini dinler usulca. Orhan konuşmasının sonun
da “Ben böyle bir eleman arıyorum ancak sizin genç olmanız, deneyimli olup olmamanız
beni düşündürdü.” gibi kelimler kullanınca Orhan’ın kötü niyetli olmadığını ve
işi kaybetme korkusu yaşadığı için, Nebahat Orhan’ın sözlerini tamamlamasından
sonra, kendisini, işe ve kalacak yere ne kadar ihtiyacı olduğunu anlatır. Orhan
bir anda Nebahat’ı susturur ve ona onu deneyeceğini söyler. Biraz para verip üzerine
kıyafet almasını ve saçını başını düzeltmesini sonra eve gelip yapması gereken
işlerini anlatır.
Nebahat içinde biraz huzur, günlerdir yıpranan uzun sarı saçlarını kuaförde biraz kestirip temizlettikten sonra üzerine giyebileceği temiz elbiseler alır. Soğuk algınlığı için de parasından arta kalanla ilâç alıp eve gelir. Orhan Nebahat’ın temiz bakımlı halini görünce iki saat önce görüştüğü, işe aldığı kızdan bambaşka bir kızla karşı karşıya kalır. Ancak bu görsel değişim sonrası Nebahat'e bir şey belli etmez ve bir gün sonra iş için seyahate çıkacağını, gelene kadar evin temizliği ile uğraşmasını, eve gelecek misafirleri olduğunda ona haber vereceğini ve neler hazırlaması gerektiğini anlatır. Orhan iş seyahatine çıkmıştır. Koskoca evde Nebahat yalnız kalmıştır. Sokaklarda olmadığından o kadar huzurludur ki ona verilen işleri seve seve neşeyle yapar. Evin her yeri pırıl pırıl bambaşka bir hava oluşmuştur, odaların her köşesinde. Bir süre sonra, Orhan işten eve geri döner. Orhan gerçekte başarılı parası kuvveti ve çevresi geniş olan bir adamdır. Bunun yanı sıra da güzel kadınlardan hep hoşlanan bir erkektir. Eve geldiği zaman Nebahat’ın iyileşmiş, kendi haline gelmiş, neşeli gülen yüzlü bir kız olduğunu görmüştür. Bir süre aralarında ki samimiyet işveren işçi gibi ilerlerken günlerden bir gün Orhan Nebahat’ın çalışkan, temiz, güzel ve ne hikmetse tam bir hanımefendi olmasından dolayı, kimsesiz bir erkek olması, Nebahat’ın de kimsesiz olmasını ele alarak onu karşına alır ve Nebahat ile artık iş için beraber olamayacağını söyler. Nebahat çok şaşırmış bir o kadar da üzülmüştür. Göğsüne hançer gibi saplanan bu sözler, eski günlerine dönme korkusu ile gözyaşlarına hakim olamazken, Orhan ona “Üzülme iş için seninle birlikte olmak istemememin sebebi seninle evlenmek istediğimdir der.” Nebahat birden çok ama çok şaşırmıştır. Patronu ona evlenme teklif etmiştir. Onun aklından asla böyle bir şey geçmezken karşı kaşıya kaldığı bu durum onu birden çok şaşırtmıştır. Ancak bildiği bir şey, sokaklarda kalma korkusu, Orhan’ın ona hiç kötülük yapmaması, güvenli sevdiği bu evden ayrılmak istememesidir.
Nebahat içinde biraz huzur, günlerdir yıpranan uzun sarı saçlarını kuaförde biraz kestirip temizlettikten sonra üzerine giyebileceği temiz elbiseler alır. Soğuk algınlığı için de parasından arta kalanla ilâç alıp eve gelir. Orhan Nebahat’ın temiz bakımlı halini görünce iki saat önce görüştüğü, işe aldığı kızdan bambaşka bir kızla karşı karşıya kalır. Ancak bu görsel değişim sonrası Nebahat'e bir şey belli etmez ve bir gün sonra iş için seyahate çıkacağını, gelene kadar evin temizliği ile uğraşmasını, eve gelecek misafirleri olduğunda ona haber vereceğini ve neler hazırlaması gerektiğini anlatır. Orhan iş seyahatine çıkmıştır. Koskoca evde Nebahat yalnız kalmıştır. Sokaklarda olmadığından o kadar huzurludur ki ona verilen işleri seve seve neşeyle yapar. Evin her yeri pırıl pırıl bambaşka bir hava oluşmuştur, odaların her köşesinde. Bir süre sonra, Orhan işten eve geri döner. Orhan gerçekte başarılı parası kuvveti ve çevresi geniş olan bir adamdır. Bunun yanı sıra da güzel kadınlardan hep hoşlanan bir erkektir. Eve geldiği zaman Nebahat’ın iyileşmiş, kendi haline gelmiş, neşeli gülen yüzlü bir kız olduğunu görmüştür. Bir süre aralarında ki samimiyet işveren işçi gibi ilerlerken günlerden bir gün Orhan Nebahat’ın çalışkan, temiz, güzel ve ne hikmetse tam bir hanımefendi olmasından dolayı, kimsesiz bir erkek olması, Nebahat’ın de kimsesiz olmasını ele alarak onu karşına alır ve Nebahat ile artık iş için beraber olamayacağını söyler. Nebahat çok şaşırmış bir o kadar da üzülmüştür. Göğsüne hançer gibi saplanan bu sözler, eski günlerine dönme korkusu ile gözyaşlarına hakim olamazken, Orhan ona “Üzülme iş için seninle birlikte olmak istemememin sebebi seninle evlenmek istediğimdir der.” Nebahat birden çok ama çok şaşırmıştır. Patronu ona evlenme teklif etmiştir. Onun aklından asla böyle bir şey geçmezken karşı kaşıya kaldığı bu durum onu birden çok şaşırtmıştır. Ancak bildiği bir şey, sokaklarda kalma korkusu, Orhan’ın ona hiç kötülük yapmaması, güvenli sevdiği bu evden ayrılmak istememesidir.
Nebahat Orhan’ın bu teklifini hemen olmasa da, birkaç gün
sonra kabul etmiş ve Orhan’la Nebahat evlenmişlerdir. İlk birkaç yıl çok büyük
bir aşkla başlayamayan evlilikleri olsa da pekte sorunlu olmadan rutin bir
evlilik hayatı geçirmişler. Nebahat evliliğin verdiği olgunluk ve korkularından
uzak bir kadın olmuştur. Orhan sürekli iş seyahatlerine çıktığından evde genel
işleri dışında sıkılmaya başlayan Nebahat, dikiş nakış kurslarına gideceğini
söylemiştir eşine. Yaklaşık 3 yıl boyunca eğitim aldığı kurslar sonrası.
Orhan’ın da yardımları ile Nebahat bir iş yeri açar ve o müthiş çalışmalarını
yaparak tekstil firmaları ile kafa kafaya işler çıkarır. Küllerinden doğan ve
başarıları ile maddî gücünü arttıran Nebahat artık çok güçlü bir kadındır.
Ancak Nebahat’ın mutluluğu o kadar da uzun sürmeyecektir. Yaklaşık
5 yıldır evli olmalarına rağmen çocukları olmamıştır. Bu durumun böyle devam etmesi
bir süre sonra sorun olmaya başlamıştır. Sonunda bir doktora giderler ve Orhan’ın
kısır olduğunu ve asla bir çocuk sahibi olamayacaklarını öğrenirler. Nebahat
eşinin üzülmesini çok fazla istemez ve ömür boyu çocuğu olamayacağı gerçeği ile
derin bir hüzün yaşar gizli gizli. Nebahat kaderine bir kez daha üzülürken,
aralarında ki ilişki de Orhan’ın nedensiz uzaklaşmaları ile iyice sarsılır.
Nebahat kendini işlerine vermiş, kendini geliştirip başarılı bir iş kadını olmuştur, ancak bu seferde bir zamanlar kendini kötü bir hayattan kurtaran eşini sanki kaybetmeye başlamıştır. Evet, Orhan’a büyük bir aşkı olmasa da onda gözünü açmış, onun sayesin de bir yuvası olmuştur. O yüzden eşini her zaman sevmiştir. Onun kendisinden uzaklaşması içini sürekli meşgul etmeye başlamıştır. Orhan artık eve çok nadir geliyor iş seyahatlerinin çok fazla olduğunu belirtiyordur. Bir insanın hayatı ne kadar değişse de kaderi değişmezmiş ya bir zamanlar annesinin babası ile yaşadığı Nebahat’ın de başına gelecektir.
Orhan çocuğu olamayacağını öğrendiğin de değişik duygulara saplanmış
ve Nebahat’tan uzaklaşmaya başlamıştır. Aslında konu Nebahat değil kendi
erkekliğini kanıtlama psikolojisi olmuştur. Orhan sebepli sebepsiz önüne gelen
kadınlarla birliktelik yaşamaya başlamıştır. Aslında Nebahat’ı sevse de,
aklında yaşattığı erkekliğinin yok olmadığını kanıtlamaktır. Günlerden bir gün Nebahat
Orhan’ın başka kadınlar ile birlikte olduğunu bir tesadüfle öğrenir. O kadar
çok büyük bir acı yaşar ki bugüne kadar yaşamadığı üzülmediği kadar üzülür. Ona
göre kendi kurtarıcısı olan eşinin yaptığı bu davranış, kalbini çok yaralar. Nebahat
uzun zamandır birlikte olduğu Orhan’ı bir kalemde silip atamaz. Geçmişte annesi
gibi çaresiz değildir, güçlüdür, çok acılar çekmiştir, mücadele ile neler
atlattığını anımsar. Sonuçta Orhan düne kadar kendisine sadık bir eştir.
Orhan’ı bir gün karşısına alır ve olup bitenin farkında olduğunu söyler, Orhan
şaşkın gözlerle eşini dinler. Bir kadın için aldatılmanın acısı ne kadar büyük
olsa da sebebini öğrenmek istemesi bir o kadar da doğaldır tabi. Orhan’la Nebahat
ikisi de aileleri olmayan ve kendilerine bir aile kurma çabasında bir araya
gelen çiftlerdir. Başarılı ancak acılar çeken iki insandır. Ne kadar büyük
yanlışta olsa Nebahat’ı sevdiğini ve bir daha asla ona bunları yaşatmayacağını söyler.
Nebahat elbette içini yakan bu aldatmayı asla unutmayacaktır. Ancak her şeyi silip
atmakta istemez. Geçmişe dayalı bir minnettarlığı
vardır. Bir zaman sonra evlât edinirler. Nebahat eşine, işine ve hayatına yeni
giren çocuğuna sımsıkı sarılmıştır.
Yukarı da bir kahraman oluşturdum. Elbette ki onca yıllar
için de daha çok sıkıntılar yaşamıştır, Nebahat. Bir gün gelirde bir roman
yazacak olursam ayrıntıları uzun ifade edebildiğim bir eserle karşınıza
çıkarım. Şu anda sadece bir kesit olarak örneklendirdiğim bu yazımda anlatılmak
istenen şudur. Hayatta insanın başına birçok şey gelebilir. Herkesin kendine
göre acıları vardır. Ancak unutmamanız gereken tek şey, her şeyi bir kalemde
silip atmamanız gerektiğidir. Nebahat’a yapılanlar büyük olaylardır. Kimine
göre Nebahat eşini silip atmalıydı. Güçlüydü artık parası vardı. Peki, Orhan haklımıydı
elbette ki çoğumuza göre haksızdı. Her ne olursa olsun eğer için de bu tarz
sıkıntısı üzüntüsü varsa kendini başkalarında aramak en büyük hatadır. Nebahat
onu geçmişte ona yaptıkları için affetmiştir. Ancak bu Orhan’ı haklı çıkartmaz.
Eğer Orhan hatalarına devam etseydi belki bu evlilik devam etmeyecekti. Hayatta
herkese ikinci bir şans verilmeli. Doğru olanı zamanla gördüğünüzde ise yolunuza
o anlamda devam etmelisiniz.
Bütün gözü yaşlı kadınlar önce kendiniz için mücadele edin. Hayatta sizden önemli hiç kimse yoktur. Kendinizi sevin başarılı olun. Bütün Nebahat'lara sevgiler .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder