İnci - Pınar'ın İzlenimleri

GÜMDEMDEKİLER

Translate

2 Mayıs 2018 Çarşamba

İnci

kadın
Kurulan hayatların, başa çıkmaz hallerinden sıyrılmaya çalışırken, bulunduğu ortamdan daha iyi bir ortama geçmek, her insanın az çok aklına gelmiştir. Ancak yaşadıkları olumsuzluklar ile ilgili geçmişi arayan birçok insan da vardır. Çılgın beklentilerin odağında, hırsla yok olan bir yaşama adım atanların hikâyesini paylaşacağım.
Hikâyemin başkahramanı, orta yaşlarda evli iki çocuk annesi İnci dir.

İnci aile baskısı ile büyüyen bir kızdır. Henüz çok küçük yaşlarda iken komşu oğlu ile evlendirilir. Kendisinin beklentilerini, hayattan isteklerini kimse ona sormamıştır.16 yaşın da ilk bebeğini kucağına alan İnci’nin eşi ise iyi bir gençtir. Ancak, oda ailesinin baskısı ile evlendirilmiştir. Bu iki genç insan daha evliliğin ne olduğunu kavrayamadan bir aile olmuştur. Bir kaç yıl sonra ikinci çocukları dünyaya gelir. İnci’nin eşinin adı Ali’dir. Ali babasının kasap dükkânın da çalışır. İnci eşinin ailesi ile aynı evde yaşar. Hem çocukları ile ilgilenir, hem de evde kayınvalidesinin emirlerini yerine getirmeye çalışır. Ali babası ile çalıştığı için onun dışında bir yere gidemediğinden, onlar ne isterlerse onu yapmak durumundadır. Ali ile İnci birbirilerini severek evlenmediklerinden, onlara zorla yaşatılan bir hayatı yaşamak durumunda kalmışlardır. Yıllar böyle akıp geçerken. Ali’nin babası bir hastalıktan dolayı vefat eder. Bütün her şey Ali’nin eline kalmıştır. Zamanla ailesinin hem geçimini sağlayan hem de baskıların çoğundan kurtulan Ali yaşayamadığı hayatı yaşamaya karar verir. Henüz yirmili yaşlarda evlendirildiğinden genç bir erkekken yapamadığı her şeyi yeni yeni yapmaya başlar. Dolayısı ile evine artık fazla zaman ayırmayan, sadece maddi olarak destek veren Ali eşini, çocuklarını ihmal etmekten başka bir şey yapmaz hale gelir. İnci iyice yalnız kalmıştır. Ali eşini aldatan bir erkek değildir. Her ne kadar serbest kalsa da ailesine o konuda saygısı vardır. Ancak arkadaşları, gidemedikleri yerleri, eğlenmeyi kafasına takmıştır. Bu nedenle zamanla İnci ile bu konu hakkında kavga etmeye başlarlar. Ancak onun bu yeni alışkanlıkları maalesef son bulmayacaktır. Çocuklar okul çağına geldiklerin de Ali’nin annesi de hayatını kaybeder.


İnci de çocuklarını okula gönderdikten sonra, artık evde daha rahat hareket etmeye başlar. Dışarıya çıkıp gezer, arkadaş edinir. Onun için fark edemediği her şeyi fark etmeye başlar. Ancak bu geçen zaman için de başına gelecek her şeyin de zemini hazırlamaya başlar istemeden.
Günlerden bir gün alış verişe çıktığın da yorulduğu bir anda, bir banka oturan İnci’nin yanına aynı mahalle de yaşayan çok bakımlı, şıkır şıkır bir kadın oturur. İnci’den çakmak isteyen kadınla kısa süreli bir sohbetle arkadaş olurlar. Kadın İnci’ye evini gösterir ve onunla birlikte zaman geçirebileceklerini söyler. İnci böyle bir kadınla arkadaşlık kurmaktan çok etkilenmiştir. İnci’nin yeni arkadaşı kırk yaşların da evin de yalnız oturan, Suna adın da bir kadındır. Suna gece kulüplerin de konsomatris olarak çalışan bir kadındır. Ancak kendi işini İnci’ye söylemez. İnci çocuklarını okula bıraktıktan sonra Suna ile buluşur çoğu zaman. Birlikte alış verişe çıkarlar, beraber yemek yer içer zamanın nasıl geçtiğini anlamazlar. Suna’nın aslında ne iş yaptığını bilmeyen İnci ona bu kadar rahat nasıl yaşadığını sormamıştır bir süre. İlerleyen zamanlarda Ali evden her çıktığın da evdeki işlerini bile yapmadan evden çıkıp gezen İnci, Ali nasıl olsa eve geç geliyor diye çokta umursamaz haller de, zamanlarını geçirmeye başlar. Zaten dışarı da onun masraflarını karşılayan bir arkadaşı da vardır.

İnci Suna ile arkadaşlığın da kendi yaşamı ile ilgili yalanlar söylemiştir. Severek evlendiğini evde halinin iyi olduğundan bahsetmiş arkadaşına mahcup olmak istememiştir. Suna da kendisine iyi bir aile kadını olan arkadaşı ile zaman geçirmekten ve gerçek dünyasından biraz sıyrıldığı bu güzel zamanlardan vazgeçmek istemediğinden, en azından gün için de arkadaşına zaman ayırmaktan çok mutludur. Ancak zamanla Ali evde bir takım şeylerin düzenli gitmediğini anlar ve evine sahip çıkması gerektiğini fark eder. Bir süre eve işten sonra gelir. İnci’nin evde iş yapmadığını ve çocuklardan sonra eve geldiğini birkaç kez anlayınca İnci’den bu durum hakkın da açıklama ister. İnci yalnız kaldığını bir arkadaş bulduğunu anlatır. Ali ona bu durumun çok iyi neticeler vermediğinden bahseder. Evet, Ali bugüne kadar İnci’ye kötü davranmamıştır. Ancak bu serbest hallerinin ona ve aile yaşamına zarar vermemesi için İnci’ye arkadaşı ile ya az zaman geçirmesini ya da bu arkadaşlığı bitirmesini söyler. İnci kısa sürede alıştığı bu rahat yaşamı bırakmak istemez. Süre gelen günler de artık İnci eşinin sözünü dinlemez hale gelir. Ali kendisinin de hatalı olduğu için eşinin bu duruma geldiğini bilse de artık dayanacak gücü kalmamıştır. Bir akşam evde yine bu konu hakkın da kavga çıkar İnci eşine büyük bir nefretle bakmaya başlar, onu severek evlenmemiştir. Hep herkesin yapmasını istediği şeyleri de yapmak istemez. Aynı gece evde bir takım eşyalarını toplayarak arkadaşı Suna’nın evine gider. Suna evde yoktur. Sabaha kadar onu evinin kapısın da bekler. Ali sabah uyandığın da eşinin ona yazdığı mektupla kalakalır. İnci eşine bu hayatı istemediğini ve ondan ayrılmak istediğini yazmıştır. Ali bu durum karşısın da eşini bir daha asla görmek istemez.

Sabah, Suna eve geldiğin de İnci’nin kapı önün de oturduğunu görünce çok şaşırır. Onu alıp eve sokar. İnci ile Suna o gün hayatlarında ki gerçekleri birbirlerine anlatırlar. Suna bu hayatı kendisinin seçmediğini, aslın da İnci’nin ailesi olduğu için ona hep imrendiğini anlatır. İnci’nin evine gitmesini ister. Onun incinmesini istemez. İnci’ye saatlerce nasihatte bulunur. Hayatı boyunca acılar içinde yaşadığını anlatan Suna, ömrünce hasret duyduğu hayatın da “ Keşke evli olsam, sevse de sevmese de benim de eşim çocuklarım olsaydı. Hiç değilse her gün korku ile yaşamazdım.  Senin hayallerin deki bu rahat sandığın yaşamın ne kadar kötü olduğunu anlardın der.” İnci Suna’ya kendinden çok üzülür ve arkadaşının söylediklerini dikkate alıp evine dönmeye karar verir.

Ancak evine döndüğün de Ali onu evde istemez. Yaka paça kapının önüne fırlattığı İnci’yi evden kovar. Gözyaşları için de yaptıklarından pişman bir halde yine Suna’nın evine gider. Suna istemeden sebep olduğu bu durum karşısın da İnci’yi evine kabul eder. Bir süre İnci evde Suna’nın işlerini yapar. Zaman akıp geçerken bir gün Suna’nın gece hayatında çalıştığı mekânın sahibi evine gelir. Suna içeriye girmesini istemese de o anda ne yapacağını bilemez. Amacı İnci’yi görmesini istememesidir. Ancak o anlık gelişin sonucun da patronu İnci’yi evde görür. İnci güzel bir kadındır. Patronu onu beğenmiş ve Suna’ya “Arkadaşınla beni tanıştır bakalım, neden burada saklı bir güzellik barındırıyorsun der.” Suna “Hayır olmaz!  O arkadaşım değil, İnci ev işlerimi yapan yardımcı kadın.” diye patronunu kandırmaya çalışır. Ancak bu adam İnci’den gözlerini alamaz ve aralıklar ile eve gidip gelmeye başlar. İnci de tedirgin olmaya başlamıştır. Suna İnci’ye bir iş bakmaya karar verir. Amacı onu buralardan uzaklaştırmaktır.

Bir evde yatılı hasta bakıcı işi bulur İnci’ye. Suna biraz rahatlasa da İnci’nin gittiği yerde patronundan kurtulması pekte mümkün olmayacaktır. Bir şekilde takip ettiği İnci’yi bulan Suna’nın patronu onu bir gün yolda alış veriş yaparken zorla arabasına sokar ve mekânına götürür. Suna mekân da arkadaşını görünce şoka girer. Karşı çıkmaya çalıştığın da, patronu tarafından bıçaklanarak hastanelik olur. O kadar güçlü insanlardır ki, korkudan onları şikâyet edemez. İnci’de maalesef karanlık bir hayatın esiri olmaktan kaçamaz. Yıllar akıp geçerken, Suna ile İnci aynı evde gündüzleri başka hayatlar, geceleri aynı hayatları yaşanan iki kadın olarak hayata tutunmaya çalışırlar.

Hayatımıza çoğu zaman bizler yön veremeyiz. Maalesef ailelerin esir ettiği hayatların kahramanı olan çokça insan vardır. Hep insanları yargılarız, ancak onların neler yaşadığını ve nasıl bu durumlara geldiklerini bilemeyiz. Çoğumuza göre ölüm çaredir ya da “Aman ne olacak, kendi istese her şeyi yapar.” diye akıl verip geçeriz. Ancak bilmemiz gereken şey herkes, hepimiz kadar güçlü ve kararlı hayatlar süremiyor. İnci ailesi tarafından bir aile verilmiştir resmen. Belki eşinden şiddet görmemiş, ancak hayatta sadece dört duvar arasında hizmetçi gibi sevgisiz saygısız yaşamıştır. Başına gelen olaylardan sonra eski hayatına bile hasret duruma gelmesi, onun değil ailesinin suçudur. Bu durum da olan birçok insan vardır. Bizlerin yapması gereken doğruyu yanlışı insanlara aktarmaktır. İnci gibilerinin ise sevgiye ve ilgiye ihtiyacı olduğuna, onların yaşadıkları psikolojik travmaların farkında olmamızı gerektirir.

İnsanlara yargılarımızı yaparken, yardımcı olmak için kendimizi yargılamamız gerekmez mi?
Asla unutmamanız gereken bir şey de, kaçmak istediğiniz yaşam tarzının size getireceklerini bilmeden hareket etmeyin. Kimi ailesinden, kimi eşinden, kimi memleketinden uzaklaşmak ister. Ancak uzaklaşacağınız yerlerin size getireceklerini ve hazırlamış olduğunuz, sağlam bir zemin yoksa size vereceği zararları bilmelisiniz. Gittiğiniz yer değil siz değişmelisin ne dersiniz ?
                                                                                                                           

                                                                                                                           Yazan: Pınar Albayrak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Menü